Kayıtlar

Nedir kül çöreği?

    Karabük ilinin Eflani ilçesindenim. Bayram tatili için oradaydım. Yöresel ve geleneksel şeyler bu aralar çok dikkatimi çekiyor. Merak ediyorum ve araştırmaya çalışıyorum. Kül çöreğinin pişirilme aşaması beni çok şaşırttı.       Kiren diye adlandırdığımız genel olarak kızılcık olarak bilinen meyvelerden marmelat yapma hevesimle başladı her şey. Dışarıda ateş yaktık. Kiren marmelatı ve kiren eğşisi yapımına da daha sonra değineceğim. Şimdi önceliğimiz kül çöreği.  Önce hamuru yoğurduk. Bu aşamayı takip edemedim. Daha sonra hamuru bir gazete kağıdının üzerine çörek şeklinde yaydık. Sonra tekrar üzerine gazete kağıdı koyduk. Çöreğimiz iki gazete arasında kaldı. Kor halindeki küllerin arasına gazeteyle birlikte çöreği koyduk. ( o gazete nasıl yanmadı hala anlam veremiyorum 🙄)  Üzerini korlarla kapattık. Pişmesi için bekledik. Ara sıra çöreğe tıklayarak pişip pişmediğini kontrol ettik. Ateşten aldığımızda gazeteleri unlamadığımızdan çöreğe gazet...

Çay mı Kahve mi?

Resim
   Sizin de yorgunluklarınızı hafiflettiğini düşündüğünüz şeylerden biri çay ya da kahvedir. Kahvesever misiniz çaysever misiniz?    Üniversite yıllarıma kadarki senelerde böyle bir sorunun bendeki cevabı çay olurdu. Üniversite 2. sınıfta çarpık dişlerim için diş teli kullanmaya başlamıştım. Ancak çok çay içtiğim için dişlerim sararmıştı. Ya çaydan ya da beyaz görünen dişlerimden vazgeçmem gerekiyordu. O dönem bir deneyim olmuştu. Çay içtiğim bardak sararıyordu ve belli bir süre sonra sararması bir kimyasal temizleyici kullanmadan geçmiyordu. Kahve bardağımı yıkadığımda ise bir iki ovalama ile sarartısı geçiyordu. Bundan yola çıkarak kahve içmelerim artıp çay içmelerim azalmıştı. Bu bilimsel olarak doğru mudur bilmiyorum, benim böyle olduğunu düşündüğüm bir kanı sadece. Şunu da belirtmek istiyorum ki, bu durumdan öncesinde kahve ile hiç aram yoktu. Diş tellerim ile kahvesevere dönüştüm.      Çay mı kahve mi sorusu şimdi sorulsa, epeyce düşünürü...
Resim
     Hep çocuksudur bu yüreğim.Renklere aşıkmışçasına çocuksu. Bir balon görünce heyecanlanan bir minik yüreğin gözleri gibi ışıldar gözlerim. Yüreğim mutlu olmak için büyük nedenler aramaz. Hüzünlü görenlerin aksine her daim naif, incedir. Basit bir kırgınlığı kendine dert edecek kadar da naif, sevgi dolu.    Şu renkli badem şekerler kimi benim kadar mutlu ediyordur bilemiyorum ama beni derin bir sevince boğuyor. İçimde büyümeyen yanımı harekete geçirip kocaman beni çocuklaştırıyor. Aynı duyguları balonları görünce de hissediyorum. Çocuk yanım hemen ortaya çıkıyor ve elimi uzatıp "Onları istiyorum." diyesim geliyor.                                                                                                 ...

Kot Patalondan Çanta Yaptım

Resim
      Bu aralar bu tarz uğraşlarla çok fazla ilgileniyorum. Kafamın içindeki yoğunluğu bir nevi azaltıyor. Yorgunluğumu unutturup rahatlatıyor. Bir şeylerle oyalanıp, güzel işler çıkarmak harika bir duygu.                     Kullanmadığım ancak atmaya da kıyamadığım bir pantalonu izlediğim bir video aracılığıyla çantaya dönüştürdüm. Hayatımda ilk defa dikiş makinesi kullandığımı da özellikle belirtmek istiyorum. Dikiş makinesi her zaman hoşuma giden bir icat olmuştu ama onunla ilk defa iş birliği yaptık.  Güzel de bir iş çıkardığımızı düşünüyorum.        Kullanılmayan eşyaları atmak yerine değerlendirmek gerektiğini savunuyorum. Eski insanlar yokluktan mıdır, kıymet bilmekten midir bilmiyorum ama bu konuda şimdiki insanlara göre çok daha duyarlı. Şimdi üretim değil, tüketim çılgınız. Daha eskimeden bile çoğu şeyden vazgeçip çöpe atıyoruz. Nasılsa yenisini almak zor değil(!) ...
Resim
       Gökyüzünde her zaman güneş doğmaz. Her daim aydınlık değildir gökyüzü. Bazen parçalı bulutlu, bazen sağnak yağışlı,bazen kar, bazen dolu şeklinde gösterir kendini. Bazen kasvetlidir yağmak ister yağamaz.        Ne de çok benziyoruz gökyüzüyle. Her zaman yüzümüze güneş doğar mı? Bazen olur çatarız kaşlarımızı, bazen olur gözlerimizde nemler belirir, bazen olur delice akıtırız göz pınarlarımızı. Mutluluk güzeldir, huzur verir. Gözümüzün içinde güneş doğar. İçimizdeki neşe her yanımızdan fışkrırır, kabımıza sığmayız. Hüzün? Hüzün bazen güzeldir, ağlayabiliyorsan boğmaz,  daraltmaz seni. Ağlayamıyorsan, içinde bir şeyler birikmiş ve düğüm olarak duruyorsa o zaman kasvetli, sıkıcı bir havadan farkımız kalmaz.                                                                ...

Fırıncının öyküsü

Resim
         Ders çıkarıcı öyküleri dinlemek küçük yaşlarımdan beri hoşuma gider. Bugün dinlediğim bu öykü de hayatımdaki olumsuzluklara olumlu yanından bakmak için bir vesile oldu.      Öykü Mevlana'ya aittir ve şöyledir: Hoş sohbet bir adam ekmek almak için bir fırına gider. Fırıncı gelen bu tatlı dilli adamın sohbetini çok beğenir ve sohbete koyulurlar. Onların sohbeti sırasında gelen ekmeğini alır ve gider. Adam hala ekmeği alamamıştır ve içinden fırıncıya kızar. Her gelen ekmeğini almıştır ancak adam hala beklemektedir. Oysaki fırıncı bu hoşsohbet adama yeni çıkacak taze ekmekten vermek için bekletmektedir.       Hayatımıza bir göz attığımızda bizler de bazen böyle durumlarla karşılarız. Olmasını istediğimiz çoğu şey hemen oluvermez ve biz bu durum karşısında öfkeleniriz. Belki de bizler de en güzeli ile taçlandırılmak için bekletiliyor olabiliriz.                    ...

Neden Süreya?

Resim
      Cemal Süreya'nın soy ismi ile ilgili bir çok rivayet söz konusudur. Bunlar en meşhuru Sezai Karakoç'la aralarında geçtiği iddia edilen bir olaydır:  Cemal Süreya ve Sezai Karakoç üniversitede sınıf arkadaşıdır ve sınıflarında Muazzez Akkaya isminde bir de kız vardır. İkisi de bu kızı gizliden gizliye severlermiş. Sınıfta gün boyu aynı kıza duydukları ilgiyi birbirlerine anlatırlarmış. Hatta Muazzez'e yazdıkları şiirleri birbirlerine okurlarmış. Sonra bu aşk, zamanla kızışmış ve birbirlerine 'ben elde ederim, sen edersin' derken 'kim elde edecek?' diye iddiaya tutuşmuşlar. Kaybeden büyük bir bedel ödeyecek demişler.Ve sonunda adını değiştirmeye gelmiş olay.   Cemal Sürey(y)a kazanırsa; Sezai Karakoç'un soyadı ' Karkoç ' olacak.. Sezai Karakoç Kazanırsa ; CemaL Süreyya'nın soyadı ' Süreya ' olacak  ve tabi tahmin ettiğiniz gibi kız Sezai Karakoç'u tercih eder. Cemal Süreya da gidip tek 'Y' harfini attırır soyadından...